FINDIKLI KURABİYE



Yine kızımın doğum günü için yaptığım tariflerden biri ile karşınızdayım. Tarif aslında şekerpareye benziyor, bir daha ki sefere içerisine biraz da irmik koymayı düşünüyorum. Ama bu hali de çok güzel oldu, misafirlerimiz çok beğendi. Şimdiden afiyet olsun.

Malzemeler:
* 250 gr margarin
* 1 su bardağı pudra şekeri
* 2 yumurta sarısı
* 1,5 su bardağı fındık
* 1 paket kabartma tozu
* 1 çay kaşığı tarçın
* 1 tutam tuz
* 3-4 su bardağı un
* 20-25 fındık (üzeri için)

Oda sıcaklığına gelmiş margarini derince bir kaba koyun, pudra şekeri ve yumurtayı ekleyip biraz yoğurun. Çekilmiş 1,5 su bardağı fındığı, 3 su bardağı unu ve diğer malzemeleri ekleyip yoğurmaya devam edin. Un yeterli gelmez ise azar azar eklemeye devam edin, yumuşak bir hamur olması gerekiyor.
Hamurdan cevizden biraz daha büyük parçalar kopartıp yağlanmış veya yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine aralıklı olarak dizin. Üzerlerine fındıkları batırın, batırdığınız fındıkları iyice dibine doğru itin, piştikçe zaten yukarı çıkıyor.
Önceden 180 derece ısıtılmış fırında kurabiyeler pembeleşinceye kadar 20 dakika kadar pişirin.

MİHRİMAH SULTAN İLE MİMAR SİNAN'IN AŞKI




Osmanlı’nın büyük cihan padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın ve büyük aşkı Hürrem Sultan’ın tek kızıdır Mihrimah Sultan. Efsane bir aşkın meyvesidir bu çocuk ve bu yüzden belki efsane aşkların en temeline, en masalsı olanına ithafen ismi Mihrimah konulur, Mihr-ü Mah Farsça da güneş ve ay demektir.

Mimar Sinan, Mihrimah Sultanı ilk defa Karaboğan Seferi dönüşü nehir kenarında kaldıklarında görür, aşkın ilk kıvılcımı o zaman başlar. Nehir öyle güçlü akıyormuş ki değil ordunun geçmesi,bir karıncanın bile karşıya ulaşması mucize olurmuş. Mimarlar defalarca köprü yapmayı denemişler, fakat her seferinde köprü tamamlanmadan yıkılmış. Sinan günlerce çizimler ve hesaplamalar yapmış. Aydan parlak, güneşten sıcak, güzeller güzeli Mihrimah’ı oradan kurtarmak, onun kahramanı olmak için, bir mucize gerçekleştirip 13 günde köprü yapıp, orduyu nehrin karşısına geçirmiş.

Mihrimah Sultan 17 yaşına gelmek üzeredir, o zamanlar evlendirilmesi uygun olan bir yaştadır. İki talibi olur, biri Diyarbakır valisi Rüstem Paşa, diğer, sarayın baş mimarı Mimar Sinan. Padişah biricik kızını, Hürrem Sultan’ın da ısrarı üzerine Rüstem Paşa ile evlendirmeye karar verir. Sinan evlidir ve 50 yaşındadır, ama bilinen odur ki Mihrimah Sultan’a deliler gibi aşıktır.

Mimar Sinan, sultanına kavuşamamıştır fakat ona olan aşkını olanca güzelliyle sanatına yansıtmıştır. Padişah İstanbul’un en güzel yerlerinden birine Üsküdar’a kızı adına bir cami yapmasını ister kendisinden. Sinan camiyi inşa ederken kendi aşkını anlatır hiç şüphesiz, eserine “eteklerini giymiş bir kadın” siluetini verir. 


Koca Sinan’ın söyleyecekleri bununla bitmemiş olacak ki Edirnekapı’da surların yakınına, İstanbul’un en yüksek tepesine ikinci bir eser yapmaya koyulur. Cami Mihrimah Sultan’ın o duru, gösterişsiz ve bir o kadar asil güzelliğine istinaden küçücüktür ve sadece 38mt.lik tek bir minareye sahiptir. Yalnızlığını simgelemesi için tek minareli yapılmıştır. Kubbesinin üzerine 161 pencere koydurur, böylece güneş ne tarafa dönerse dönsün, cami ışıksız kalmayacaktır. Cami mart ayının başında biter, Gönül Sultanı’nı bu camiye nasıl çağıracağını düşündüğü günlerde, saraydan kötü haber gelir, Hürrem Sultan ölmüştür.

Seneler sonra Mihrimah Sultan Edirnekapı’da dolaşırken, iki kişinin aceleyle bir yere yürüdüğünü görür, bunlardan birinin Mimar Sinan olduğunu fark eder ve takip eder. Sinan’ın yanındaki kişiye cami ile ilgili anlattıklarını duyar, camiye yakınlaştıklarında gördüklerine inanamaz. Günler günleri, aylar ayları kovalar, camiyi ilk görüdüğü gün mart ayının 21. günü sabah erkenden yine Edirnekapı’daki camiye gider aynı manzarayı görmek için.

İki caminin de yeri özenle seçilerek, güneşin doğum ve batım yerleri tespit edilerek yapılmış camilerdir. Gün batımında Edirnekapı Camii’nin tek minaresinin arkasından güneş batarken, Üsküdar’daki caminin minareleri arasından ay doğmaktadır. Bu olay sadece yılın bir günü Mihrimah Sultan’ın doğumgünü olan 21 Mart’ta gerçekleşir.

Mihrimah bu aşkı hiçbir zaman gün ışığına çıkaramadı. Bir sabah, gözlerinde iki caminin görüntüsü olduğu halde göçüp gitti bu dünyadan.

Not : Yazı Mürvet Sarıyıldız'ın "İki Cami Arasında Aşk" kitabından ve internetten derlenmiştir.

MEŞHUR SARIYER BÖREĞİ

Sarıyer'e yolunuz düşerse Hünkar Börekçisi'ne uğramanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Biz canımız börek istediğinde Bostancı'da kalkıp Sarıyer'e gidiyoruz, düşünün artık ne kadar güzel olduğunu :)
Kıymalı böreği kuş üzümlü ve fıstıklı, peynirli böreği de enfes, siz gitmişken benim gibi yarısını kıymalı, yarsını peynirli de yiyebilirsiniz. Genellikle dışarda börek yediğimde midem kaynıyor, ama burdan yediğim böreklerde hiç olmadı.
Herkese mutlu hafta sonları



SODALI BAYATLAMAYAN POĞAÇA


Daha önce bloglarda görmüştüm bu tarifi, yapanlar beğendiklerini söylemişlerdi, bende yaptıktan sonra hak verdim. Gerçekten lezzetli bir poğaça. Kızımın doğum günü için yapmıştım, ertesi güne kalmadı :)
Herkese mutlu hafta sonları

Malzemeler
* 1 bardak ılık süt
* 2/3 bardak sıvıyağ
* 1 su bardağı soda
* 2 yemek kaşığı şeker
* 1 tatlı kaşığı tuz
* 1 paket instant(toz) maya
* 2,5-3 su bardağı un

İçi için :
* Beyaz peynir
* Zeytin ezmesi

* üzerine 1 yumurta sarısı, isteğe bağlı susam, çörek otu

2 su bardağı unu büyük bir kabın içine koyun. Şekeri,tuzu, ve mayayı unla karıştırın. 
Ortasını havuz gibi açıp, sütü, sıvıyağı, sodayı koyun, yoğurmaya başlayın. 
Yavaş yavaş un ekleyin. Elinize yapışmayacak yumuşak bir kıvam alınca un eklemeyi bırakın, biraz daha yoğurup, üzerini nemli bir bezle örterek 1 saat mayalanmaya bırakın.
Mayalanan hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp, avucunuzun içerisinde açıp, ortasına peynir veya zeytin ezmesini koyup kapatın. Ben zeytinlileri yuvarlak, diğerlerini farklı şekilde yaptım.
Yağlanmış veya yağlı kağıt serilmiş tepsiye dizin. Önceden 180 derece ısıtılmış fırında altları ve üzerleri kızarana kadar pişirin.

SELCEN'DE GÜN

Her ay kızlarla gün yaptığımızdan bahsetmiştim. Bu ay ki günümüz Selcen'deydi. Kendisi bize çok güzel şeyler hazırlamıştı. Ben tatlının fotoğrafını çekmeyi unutmuşum :(
Selcennnnn, çok üzüleceksin ama sigara böreğini de çekmemişim:)
Ellerine sağlık arkadaşım.


Patates salatası




                                                                      Soslu Kek

Makarna Salatası
Elmalı irmik tatlısının fotoğrafı olmayınca tatlı niyetine bu cimcimeleri koydum. 
Zeynep ve Elanaz

ÇİKOLATALI TENCERE KEKİ


Bu keki uzuuuun süre önce yapmıştım aslında, yayınlamamışım. Aslında önce Uludağ fotoğraflarını düzenleyecektim, fakat kart okuyucum bozuldu, inşallah hafta sonu alıp, fotoğrafları bilgisayarıma atacağım.
Herkese mutlu, bol güneşli bir hafta sonu diliyorum.

ÇİKOLATALI KAKAOLU TENCERE KEKİ
(Tarif Elif Korkmazel'e aittir)
MALZEMELER
2 adet yumurta
1 su bardağı toz şeker
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
1,5 su bardağı un
3 çorba kaşığı (tepeleme) kakao
2 çorba kaşığı tereyağı
3 çorba kaşığı zeytinyağı
80 gr bitter çikolata
1 çay bardağı süt
Yarım çay bardağı su
1 çay bardağı fındık içi
YAPILIŞI
Yumurtaları şekerle iyice çırpın. Sıvı yağ, süt ve suyu ekleyin. Kakaoyu ilave edip sıvı karışıma iyice yedirin. Un, kabartma tozu ve vanilyayı da katın ve karıştırın. Boza kıvamındaki bu karışımı dibine tereyağı sürülmüş çelik veya teflon tencereye dökün. Üzerine irice doğranmış çikolata parçalarını ve küçük parçalar halindeki tereyağını serpin. Kapağını kapatıp çok kısık ateşte 15 dakika pişirin. Kapağını açmadan 10 dakika demlendirin. Servis tabağına ters çevirip istediğiniz gibi süsleyin.